11 Şubat 2014 Salı

BEN YABANCI DEĞİLİM - LESLEY ETHEM




İngiliz vatandaşı Lesley ve Türk eşi Selim Bey Suudi Arabistan'da yaşamaktadırlar. Selim Bey Osmanlı hanedanlığından gelmektedir. Selim Bey'in Türkiye'de daha doğrusu Ege'de yaşamak özlemi neticesinde Marmaris'in bir köyü olan Dereköy'e yerleşirler. Kitap Lesley'in anlatımıyla o günlerden bahseder ama okurken ben birçok çelişki de gördüm. Bir kere yazar tam bir İngiliz olmanın getirdiği kendini üstün görme, çevreyi ve insanları küçümseme söylemlerine giriyor. Bunu açıkça belirtmiyor hatta tam tersini söylemek ister gözüküyor ama hep bir iğneleme olduğunu hissediyorsunuz. Uzun süre ekmekteki çörek otlarını fare pisliği zannetmesi, insanlara güvensizlik, köylü oldukları için insanları mazur görme çabası, insanların hiç olmadığı doğa içinde bir yere yerleşmenin getirdiği olumsuzlukları anlatırken aslında hep bir küçümseme hissediliyor.



Yerleştikleri yer yolu bile olmayan hatta eve ulaşmak için nehirden falan geçmeleri gereken, geceleri yaban domuzlarının yakınlarına kadar geldiği doğa içinde bir yer. Tabii insan düşünmeden edemiyor, yazarın memleketi İngiltere'de aynı konumda bir yerde şartlar daha mı iyi olacaktı?







Gene çelişkili bir durum: Yazarın eşi Selim Bey Türkiye'ye gelmeyi çok arzuluyor, hemen yer bulup bir kulübe yapıp asıl evleri olana kadar orada oturuyorlar ama Selim Bey üç yıla yakın bir süre buraya gelmiyor. Aslında belli ki yazar bu şartlara severek katlandığını anlatmak için yazmış ama bence Türkiye'yi çok küçümsüyor. Örneğin köyde nüfus sayımı yapılacak, sayım memurlarını beklerken civar yerlerden eş, dost, tanıdıkları eve dolduruyorlar ki nüfus fazla çıksın da kasaba olsunlar. Böyle bir şey olabilir mi? Tamam seçime hile karışır ama bu kadar aleni, gayrıciddi bir sistem olur mu? En azından aylar önceden muhtarlığa resmi kayıt gerekir.








Gerçi zamanla kendini oradaki insanlarla bir görmeye başlıyor, oranın adetlerini öğreniyor ve hatta kendini "köylü" olarak görüyor ve bundan çok memnun oluyor. Bunu anlatan paragraf şöyle,
" Oradaki ilk yabancı sıfatıyla Dereköy'e gelişimin üzerinden on dört sene geçti. Neyse ki ben komşularımın yolunu yordamını öğrendim, buna karşılık onlar da benimkilere ses etmedi. Artık onlardan biriyim, bir köylüyüm. Bundan daha büyük bir mükafat olamaz benim için."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder