29 Mart 2015 Pazar

DEVİR - ECE TEMELKURAN



Roman sekiz yaşlarındaki Ali ve Ayşe'nin ağzından anlatılıyor.12 Eylül öncesi ülkenin içinde bulunduğu anarşik ortamın bu çocukları nasıl etkilediği onların duygularıyla, benzetmeleriyle çok güzel anlatılmış. Ece Temelkuran'ı seversiniz veya sevmezsiniz ama kabul etmemiz gerekir ki  Türkiye'nin yaşayan en iyi ve akıllı yazarlarından biri. Yazarın o yıllarda romandaki çocuklarla aynı yaşlarda olması etkiyi artırıyor.






Bu devirle ilgili o kadar kitap yazıldı, film çevrildi ki başlarda çok da değişik şeylerle karşılaşmayacağımı, hatta okurken sıkılacağımı düşünmüştüm. Ama tam tersi oldu, büyük bir merakla kitabı elimden düşürmeden okudum.






Ali, Ankara'nın fakir bir mahallesinde solcuların oturduğu bir yerde yaşamaktadır. Annesi Ayşe'lerin evine temizliğe gider. Bu siyasi ortamın tam ortasındadır, öyle ki faşist diye adlandırdıkları diğer gurup evlerini yakmıştır. Mahallenin devrimci gençleri başta Hüseyin olmak üzere Ali'lere yeni bir gecekondu yaparlar. Ali bu dönemde bütün siyasi terimleri öğrenir ve hafızasına kaydeder.
Ayşe anne ve anneannesiyle beraber yaşadığı bir dönemde evlerine temizliğe annesiyle beraber gelen Ali ile tanışır ve çok iyi dost olurlar. Duydukları bazı sözlerden yola çıkarak birbirlerine bazı çocukça sözler verirler. Örneğin, "kelebekler meclise giremez" diye bir söz duymuşlardır. Ali birgün Ayşe'ye ipek böceği kozalağı getirir. Ayşe mecliste çalışan annesi yardımıyla kozalağı meclise sokar. ( aslında annesinin bu durumdan haberi yoktur ama Ayşe'yi meclise götürdüğü birgün Ayşe kozalakları da gizlice yanına alır) Böylece mecliste kelebekler oluşur.





Asıl büyük hedefleri ise "Kuğulu Park" taki kuğuları kurtarmaktır. Çünkü devrin büyük paşaları kuğuları teker teker parktan aldırıp kendi bahçelerine getirmektedirler. Kuğunun biri kaçıp parka geri gelmek isterken yaralanır. Bunun üzerine kaçmasınlar diye kanatlarında bir kemik kırılmakta ve hayvanlarun uçması engellenmektedir. Bu durum Ali'yi çok üzer, kuğuları kurtarmak için planlar yapar.
Bu arada iki ailenin de başından siyasi  bağlamda birçok olay geçer. Birgün Ali ve annesi, Hüseyin ile gizlice görüşürler ama dönüşte evde polis onları beklemektedir, Hüseyin'in yerini öğrenmek için annesine işkence ederler ve karakola götürürler. Ali bu süreçte Ayşe'lerde kalır. Bir gece karşıdaki Samim'lerin evinden Hüseyin ve bazı gençlerin polisten kaçmak için balkondan atladıklarını ve öldüklerini görürler. Ama Ali onların kuğu olarak gökyüzüne uçtuklarını düşünür.






Romanda büyük bir bölümü de Bülent Ersoy alıyor. :)))) O kadar siyasi ve ekonomik kargaşanın arasında halk Bülent Ersoy kadın mı, erkek mi, ahlaklı mı, ahlaksız mı bunu tartışmaktadır. Hatta bu olay meclise kadar gelir zaman zaman. Yani yaklaşan faşizmin ayak sesleri hissedilmektedir.
Devir unuttuğumuz daha doğrusu unutturulduğumuz bir devrin romanı. Kitapta geçen olayları bire bir hatırladım ve baştan büyük bir üzüntü yaşadım. Ece Temelkuran'ı sevmeseniz bile mutlaka okuyun. Bu önemli devrin dramını öğrenmek ve de Temelkuran'ın edebi yönünü görmek için okumak gerek.



Arka Kapak :



Ben artık susmak istemiyorum. Çünkü insan belki hiç konuşamaz bir kere susarsa. Kuğu gibi dili dışarıda kalır, ses çıkmaz. Ben artık hep konuşacağım."

Bu bir devir romanı. Herkesin zamanı bir başkasına devrettiği hayatta, Ali ve Ayşe'nin beraber kurdukları gizli bir dünya var içinde. Sadece o iki çocuğun gördüğü ve bir tek dilsiz kuğuların bildiği bir yer. O dünyada bugün yaşadıklarımıza asıl biçimini verenler, yani unuttuğumuzu hatırlamadığımız şeyler var... Ece Temelkuran, yalnızca çocuk gözümüzle bakınca hatırlayacaklarımızı anlatıyor. Dilsiz kuğuların dün söylediklerini yarına devrediyor...
(Tanıtım Bülteninden)


İnce Kapak: 

Sayfa Sayısı: 504

Baskı Yılı: 2015


e-Kitap: 

Sayfa Sayısı: 504

Baskı Yılı: 2015


Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınları