Ayşe Kulin'in "Gizli Anların Yolcusu" adlı romanını okuyunca şaşırmıştım. Hiç beklemediğim bir konu vardı kitapta.
İki erkeğin büyük aşkı... Erkeklerden tekinin evli olması ise bu büyük aşkı gizli kılıyordu. Roman daha çok evli erkeğin hikayesiydi.
"Bora'nın Romanı"'nı ise bu sefer konuyu bilerek seçip aldım. Büyük aşkın öbür cephesini merak etmiştim.
Aynı akıcı üslupla anlatmıştı Kulin. Bora'nın yaşadığı gelgitler, zorluklar, acılar, başarılar insanı düşünmeye, anlamaya zorluyor.
Kendi ayakları üzerinde, kendi tercihleri ile yaşamaya karar vermiş Bora'nın yaşam öyküsü farkına varmak istemediğimiz (m) insanları, sorunlarını bir nebze de olsa bir göstermesi açısından önemli bence. Duru Türkçesi, güzel kurgusu ile her iki kitapta okumaya değer. Her iki kitabı peşpeşe okumanızı tavsiye ederim.
Yorgunum!
Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken... Daha sonra yüzleşirken... Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda... Kendimle barışırken... Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken... Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken... Yoruldum!”
Acımasız günlerin gölgesinde geçen çocukluğunun yaralarını sarmak ve geçmişini silmek için İstanbul'a gelen genç bir adam: Bora. Tar hayatını değiştiren aşkı bulup umudu yeşerdiğinde, geçmişi yeniden karşısına çıkacak ve kendi öyküsünü anlattığı Bora’nın Kitabı onu bir girdabın içine sürükleyecek.
Gizli Anların Yolcusu'ndan tanıdığımız Bora'nın hazin öyküsüyle Ayşe Kulin, sadece genç bir adamın kişisel varoluş mücadelesini değil, bu coğrafyanın zorlu koşullarında bir insan, bir âşık, bir birey olabilmenin imkânsızlığını da anlatıyor.
Bora'nın Kitabı kabuğundan sıyrılmaya ant içmiş insanların büyük mücadelesinin romanı.
Önce gerçeğimi kendime kabul ettirirken yoruldum! Sonra gizlerken... Daha sonra yüzleşirken... Kendim olmaya hakkım olduğunu anladığımda... Kendimle barışırken... Gerçeğimi başkalarına kabul ettirmeye çalışırken... Benim gibi binlerce, on binlerce insanın var olduğunu öğrenirken... Yoruldum!”
Acımasız günlerin gölgesinde geçen çocukluğunun yaralarını sarmak ve geçmişini silmek için İstanbul'a gelen genç bir adam: Bora. Tar hayatını değiştiren aşkı bulup umudu yeşerdiğinde, geçmişi yeniden karşısına çıkacak ve kendi öyküsünü anlattığı Bora’nın Kitabı onu bir girdabın içine sürükleyecek.
Gizli Anların Yolcusu'ndan tanıdığımız Bora'nın hazin öyküsüyle Ayşe Kulin, sadece genç bir adamın kişisel varoluş mücadelesini değil, bu coğrafyanın zorlu koşullarında bir insan, bir âşık, bir birey olabilmenin imkânsızlığını da anlatıyor.
Bora'nın Kitabı kabuğundan sıyrılmaya ant içmiş insanların büyük mücadelesinin romanı.
Ayse Kulin in ilk kitaplarinin guzelligi son kitaplarinda bulamiyorum, bazilari cok fazla beyaz turk-aile biografisi... bu kitabi okudum da sanki biri hemen gay oluyor aniden buyuk ask falan ..olayi cabuk baglamis..ve hikaye birbirini seven iki erkege gore devam ediyor ama bosluklar farkettim ...ve acikcasida cok sevmedim...Ama tabiki her kitap bence mutlaka okunmali iyi yada kotu yanlari ile..paylasim icin tesekkurler.
YanıtlaSilBora, "Gizli Anların Yolcusu" nun devamı zaten. Ne olurs olsun Kulin sevmesek de bir takım gerçeklerden bahsediyor. Bnece de okunmalı.
SilOzur dilerim bu kitabi degil Gizli anlarin Yolcusu nu okudum duzeltme yapiyorum..Bu kitap ile ilgili bilgiyi sizden aldim simdi..Digerini cok sevmediysemde bunuda mutlaka alip okumak isterim..
YanıtlaSilBu da kolay okunuyor, bence okuyun. Teşekkür ederim.
Silbende beğeniyorum bazı kitaplarını ayşe kulin bir kaç kitapını okudum mesela adı aylin,nefes nefese ve gece seslerini okudum elimde umut adlı kitapı var ona sıra gelmedi bahsettiğiniz kitapı okumadım daha sevgiler
YanıtlaSilBu seri sizin bahsettiklerinizden tarz olarak değişik. Okursanız önce "Gizli anların yolcusu" nu önce okumanızı öneririm. Teşekkür ederim bu bloğumda da beni yalnız bırakmadığınız için.
YanıtlaSilBoranin kitabini alip okuyacagim.
YanıtlaSilIyi ki hatirlattiniz. Gizli anlarin yolcusu tamamlansin:)
Evet mutlaka okuyun ama ilk kitabı bitirince. Devamı gibi zaten.
SilSabahattin Ali' nin Kürk Mantolu Madonna'sini okudum. Kisa etkileyici sonu sasirtan bir roman.
YanıtlaSilOkumadiysaniz tavsiye ederim.
Tavsiyenize uyarak mutlaka okuyacağım.
Silİlki okunmuştu zaten:))
YanıtlaSilSorun yok o zaman. :))
YanıtlaSilbu kitap çok düşündürdü beni. bedri gibi hayata binbir zorlukla , bir sıfır geride başlayınca insan, hele bir de içinde değişim arzusu varsa, hele bir de farklıysa herkesten ne yapmalı? bulunduğu kaba sığamıyorsa, dışarı taştığında nereye kadar uzanmalı? tehlikeli olduğunu bile bile yaşamalı mı bazı şeyleri? o köyde doğan ve iç huzuruyla, bulunduğu kaba uyarak yaşayabilenlere imrendim bir an. dingin, sakin. hoş, böyle bir karakter de yok romanda ama mutlaka böyleleri de vardır o damların altında değil mi? ya ilhamiye ne demeli? herşeye çok kolay sahip olmuşken, işler hep tıkırındayken düzenini bozan olaylar dizisi nerelere savuruyor onu? insanoğlu hep çalkantı, fırtına yaşamak zorunda mı? masallardaki gibi ölene dek mutlu yaşayamaz mı hiç kimse?
YanıtlaSilZaten Ayşe Kulin'in romanda vermek istediği mesaj da bu aslında. Kendini değişik hissedip bu duygularını içine hapsederek yaşamak zorunda kalmak. İlhami'nin durumu daha da ilginç. Para, pul, aile düzeni her şey mükemmel ama onda da aynı duygular mevcut. Çevremizde ne güzel, ne mutlular diye içi geçirdiğimiz birçok insan içinde ne fırtınalar yaşıyor kimbilir. Teşekkür ederim yorumunuza.
Silbu arada kürk mantolu madonnayı ben de şiddetle tavsiye ediyorum. beni en çok etkileyen kitaplardandır.
YanıtlaSilListeme yazdım. Aslında çok okumayı istemiştim ama olmadı nedense. Elimde okunmayı bekleyen çok kitap oldu ama siz söyleyince bu kitabı da aldım sıraya. Teşekkür ederim.
Sil