Bugünden itibaren İstanbul'un müzeleri, Boğaz'daki tarihi yalıları gezdiğim ve bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışacağım. İlk olarak Sarıyer'deki Sadberk Hanım müzesi. İçeride fotograf çekmek yasak onun için detay fotograflar yok. Sadberk Hanım Müzesi 1980 yılnda Vehbi Koç Vakfı tarafından kurulmuş. Azaryanlar Yalısı ve yanındaki başka bir yalıyla beraber iki ahşap yapıdan oluşuyor.
Müze koleksiyonunda bulunan eserlerin büyük bölümünü, Vehbi Koç'un eşi Sadberk Hanım'ın yaşamı boyu topladığı etnografik eserlerle, Vehbi Koç Vakfı tarafından 1981 yılında satın alınan Hüseyin Kocabaş koleksiyonunda yer alan arkeolojik eserler oluşturmaktadır.
Birinci katta Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor. Bu eserler madeni eserler, tuğralı gümüş eserler, şamdanlar, tombak ve pirinç eserler, kılıç, ok, miğfer, hokkalar, yazı takımları, değerli taşlarla süslü kemer tokaları, altın baş süslemeleri, mücevherli aksesuarlar, İznik, Kütahya çini ve seramikleri. Bu katta ayrıca Timur ve Anadolu Selçuklu dönemine ait bazı eserler de var.
İkinci katta ise ; işlemeli entariler, bindallılar, gelinlikler, peşkirler, hamam takımları, para ve saat keseleri, iğne oyaları sergilenen eserlerden bazıları. Ayrıca bu katta yer alan Sünnet Odası ve Lohusa Odası anlamına uygun,dönemi yansıtan etnografik eşya ve aksesuarlarla döşenmiş. Benim burada bir şey dikkatimi çekti. Sergilenen elbiseler, gelinlikler, padişah hamınlarına ait elbiseler hepsi çok uzun. Sanki Osmanlı'larda hanımlar çok uzun boylu gibi bir izlenim bırakıyor. :))))
İkinci bina 1988 yılında hizmete açılmış. Üç kattan oluşan bu binada ise arkeolojik eserler sergilenmekte. Neolitik Devirden başlayarak Bizans Çağı sonuna kadar uzanan zamanlara ait arkeolojik eserlerin kronolojik sıraya göre sergilendiği bu bölüm, küçük bir Anadolu Uygarlıkları Müzesi görünümünde.
Sergilenen eserler; Neolitik, Kalkolitik, Bronz ve demir Çağlar ile Hitit, Frig, Urartu, Lidya, Miken, Klasik, Hellenistik, Roma ve Bizans Çağlarına ait pişmiş toprak, taş, maden ve camdan yapılmış çeşitli eserlerden oluşmaktadır. Ayrıca tanrıça heykelcikleri, çivi yazılı tabletler, gaga ağızlı testiler, pişmiş toprak kandil ve vazolar, İskender sikkeleri, Urfa mozaiği, altın ve gümüş takılar müzede bulunan önemli eserlerin bazıları.
Müzenin arka bahçesinden bir görünüm.
Başka bir görünüm. İleride yığılı olarak amforaları görüyorsunuz.
Bu da bahçede dev bir manolya ağacı. O da tarihi herhalde. Müze bir tek çarşamba günleri kapalı. Müze kart plus geçerli. Müzeye giriş 7 tl.Eminönü'nden, Beşiktaş'tan yapılan Boğaz turlarında inip sonra gene aynı biletle yolunuza devam edebiliyorsunuz. Ayrıca güzel bir havada Sarıyer görülmeye değer bir yer. Deniz kenarında oturup çayınızı, kahvenizi içebilir veya sahildeki şirin balıkçı lokantalarında demlenebilirsiniz. Dönerken de taze balığınızı alabilirsiniz. Hem de şehrin kalabalığından uzak güzel bir gün geçirirsiniz.