Yaz ayları da gelince bloklar iyice ihmal ediliyor. Sıcaklar, ülkede meydana gelen tatsız olaylar yüzünden bir soğukluk geldi. İnşallah geçicidir, acaba sadece bende mi diye geziniyorum çoğu blok aynı durumda. Daha önce Orhan Pamuk kitaplarını zor okuduğumu yazmıştım ama son iki romanında durum değişti. Bence Pamuk'un tarzı da değişti. :)) Bugün son romanı Kırmızı Saçlı Kadını tanıtacağım.
Artık seviyorum Orhan Pamuk romanlarını. Gene çok değişik bir konuyu, değişik zamanlarda değişik yerlerde geçen olaylarla işlemiş. O kadar akıcı anlatıyor ki kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
Cem 1980 li yıllarda babası ve annesiyle İstanbul'da yaşamaktadır. Babası eczane işletmektedir ama ailesiyle arasında hep bir mesafe vardır. Babası bir gün eve gelmez annesini ağlarken gören Cem o zaman bu duruma pek anlam veremez. Sonunda annesi Cem'e babasının artık eve gelmeyeceğini söyler. Eczaneye bakacak kimse de olmayınca Cem iş aramaya başlar.
Önce bir kitapçıda işe girer ve bu işi çok sever. Fakat üniveriste sınavları için dershaneye gitmek zorunda da olduğundan daha iyi kazanç sağlayacağı kuyuculuk işine başlar. O dönemde kuyular kazılarak açıldığından bu iş zahmetli ve uzun sürecek bir iştir. Hayri bey Öngören'de tekstil fabrikası kuracaktır bunun için de suya ihtiyaç vardır. Kuyu kazma işi bu işin uzmanı olan Mahmut Usta'ya verilmiştir.
Ustanın çırağı Ali ve Cem kazıya başlarlar. Cem ustasıyla çok iyi anlaşır ve onu babası yerine koyar.Akşamları ustasıyla kasabaya inerler. Bu akşamlardan birinde Cem Kırmızı Saçlı Kadınla karşılaşır ve aşık olur. Sık sık kadını gördüğü yere gider ve uzaktan seyreder. Birgün orada bir tiyatro çadırı görür ve oraya davet edilir. Gördüğü Kırmızı Saçlı Kadın ve arkadaşları tiyatrocudur, üstelik kadın evlidir. Gene kadının evinin oraya gittiği bir gece kadının kocasının evde olmadığını öğrenir ve o gece kadınla beraber olurlar.
Cem bundan sonra Kırmızı Saçlı Kadını unutamaz. Bu arada uzun bir süre geçmesine rağmen kuyuda su çıkmaz, Ali'de işi bırakır. Usta ve Cem artık çok daha zorlanmaktadır. Birgün tam paydos edeceklerken kuyunun yukarısından kova Mahmut Usta'nın üstüne düşer. Cem'de korkar, ustayı o vaziyette bırakıp kaçar, şehri terkeder.
Uzun zaman geçer Cem evlenir çok zengin bir müteahhit olur.
Sonu beklenmedik şekilde bitiyor belki okursunuz diye anlatmıyorum. Bu kitapta eskiden yaşadığımız hayal kırıklıklarının, ailevi sorunların, korkuların insan geleceğini nasıl etkilediğine şahit oluyoruz.