Zengin bir ailenin oğludur Hayali. Sanat eserleri kaçakçılığını meşru sayan bir baba, zengin ve gösterişli bir yaşam hırsıyla babasıyla beraber olmuş bir anne. Ama evli değiller çünkü babası zaten başkasıyla evli. Hizmetçinin telefonda " çocuk zaten piçmiş" sözüyle yıkılan, babasının mesleğiyle aslında utanç duyması ama bu işi yapmak zorunda kalacağını bilmesi, 12 Eylül'ün dayanılmaz siyasi ağırlığı Hayali'yi devamlı hayal kuran ve içine kapanan bir çocuk yapıyor. Karagöz ve Hacivat oyunlarına merak sarıyor ve "Kara" karekterini kendine arkadaş edinip bütün sırlarını onunla paylaşıyor. "Kara" bütün yaşamı boyunca bir gölge gibi yanında olacaktır. Hayali küçükken annesi birine aşık oluyor ve ailesini terk edip kaçıyo r. Hayali için yıkımların büyüğü bu oluyor. Hayali babasının kendi mesleğini devam ettirmesi için baskı yapmasına rağmen tıp fakültesini kazanıp doktor oluyor. Babası bu başarıyı bile küçümsüyor. Okul sonrası Hayali Güneydoğu'da zor şartlar altında askerlik yapıyor.
Askerliği sırasında Hayali bol bol düşünme, geleceği hakkında planlar yapma fırsatı buluyor. Askerden sonra Londra'ya gidiyor.
Burada çok genç ve yakışıklı bir moda tasarımcısı olan Reyan'la tanışıyor ve eşcinsel bir ilişki başlıyor. Bu çarpık ilişki romanda bütün kahramanlar tarafından hatta Hayali'nin babasından bile olaylanıyor gibi.
"Dinle Kara; sana sahilimi, sahillerimi, hayaletlerimi anlatacağım. Bir Doğu şehrinin soğuk hastanesindeki gece nöbetlerini, dağ eteklerindeki pusulardan getirilen parçalanmış genç bedenleri, narin sevgilim Dilda'yı. Aşklarımı, aşksız kalmalarımı, bütün mahrem, muhteşem ya da sefil, yıkım ve umut dolu anlarımı ve zamanla nasıl kirlenip çürüyerek kötü birine dönüşmüş olduğumu."
Aşkı ve düşüşü seçmiş ve uzak kalınmış bir anne, sevgi-nefret ekseninde dokunaklı bir baba oğul ilişkisi. Çocukluğun, ilk gençliğin ve cinselliğin arka bahçeleri. Zoraki kaçakçı Hayali, Londra'daki sürgününde geçmişini sorgularken genç moda tasarımcısı Reyan'la tanışır. Bu iki yaralı ve zor insan rüzgârlı, gölgeli, ama incelikli bir aşka yelken açarlar. İnci Aral bu kez, tanımak istemediğimiz, yakınında, hatta belki içindeyken bile kolay kabul edemediğimiz dünyalara eğiliyor. Reddedilmiş ilişkilerin ve aşkın ayrımsız halinin kendi içinde ne kadar doğal ve derin olabileceğini gösteriyor. Önyargı, tutuculuk ve genel geçer ahlakın köşeye kıstırdığı insanların özel yaşam alanları ve gecelere sığınarak hayaletlere dönüşmelerini anlatıyor.
Kendi Gecesinde, Doğudan Batıya tüm çelişkileriyle bir Türkiye resmi çizerken kirlenme ve ayrışmalar sürecinde, yaşamın anlamı, mutluluk arayışı ve aşk üzerine okuru derin düşüncelere götüren bir roman. Siyasi ve toplumsal olguları mizahla harmanlayan geleneksel gölge oyunumuz Karagöz-Hacivat ise hikâyenin mozaiği.
(Tanıtım Bülteninden)
Türkçe
360 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 20 cm
İstanbul, 2014
ISBN : 9786054927784
360 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 20 cm
İstanbul, 2014
ISBN : 9786054927784
İnci Aral favori yazarlarımdan biridir, dediğiniz gibi romanın içine girmenizi sağlayacak kadar gerçekçi, sürükleyici ve bence dokunaklı yazar. Eminim bu kitabı da öyledir.
YanıtlaSilİnci Aral gerçekten okuru kitaba bağlıyor bitmeden bırakmak istemiyorsunuz elşinizden. Bu kitabı da öyle öneririm okumanızı. Teşekkür ederim kitap bloğuma da geldiğiniz için.
Silinci aral severim , lakin bunu okumadım , aklımda olsun :D
YanıtlaSilİlginç bir kitaba benziyor, İnci Aral'dan yıllar önce Mor'u okumuş ve çok beğenmiştim, keyifli okumalar İlhan Bey:)
YanıtlaSilBu kitap ismini not aldim..gidince alacagim..keyifli hafta sonu olsun..
YanıtlaSil