Fakat bir gün işinden kovulur ve büyük bir boşluğa düşer. Bu sırada doğduğu kasabadan arkadaşı Cemil, kasabalarına gitmeyi teklif eder. Giderler veCemil burada babasıyla, eski aşkıyla, ölen annesiyle ve kasaba yaşamıyla istemese de yüzleşmek zorunda kalır. Bu yüzleşme tekrar İstanbul'a dönmesinin zor olduğunu ona kabul ettirir.
Romandaki ikinci hikayede ölümcül hastalığa yakalanmış insanların bu gerçekle yaşamaktansa eli ayağı tutarken intihar ederek onurlu bir şekilde ölmeleri gerektiği temasını işler. Yazar Fransa'da yaşamaktadır ve bu düşüncesinden ötürü akıl hastanesine yatırılmak istenmektedir. Bu düşünce ilk hikayedeki Özer'in sonunun da belirleyicisi olur.
Özer'in annesi intihar etmiştir. Özer geçmişini silmek istese de artık geri dönüş yoktur. Kendi öz yaşamını değiştirme gücüne sahip olamadığı noktada geriye intihar etmek kalmıştır. İstanbul'a yerleşerek büyük şehirlerdeki sorunlar olan sevgisizlik ve yalnız kalmışlığın ceremesini çekmiştir.
Yazarlar kimi şehirlere sahip çıkar, şehirler de yazarların adlarıyla özdeşleştirilirler. İstanbul'u da sahiplenenler olmuştur elbet; ama, yazın dünyasının sahiplendiği şehirlere öfke taşıyanlar da vardır. Büyük şehirlerin tümüne duyulan öfkedir aslında bu.
Modern dünyanın, nasıl içimizi boşalttığını, bizi soğuk ve yalnız bir insan müsveddesine dönüştürdüğünü betimlerler. Doğan Erdem bu manada İstanbul'la cebelleşmeyi seçiyor. Küçük bir kasabada, modernitenin kapıları zorlamadığı sade bir dünyada, kendimizin farkına vararak yaşama hevesini depreştirmeyi yeğliyor. Ama yazar bu seçiminde de huysuz ve aksi...
Doğan Erdem, roman kahramanı Özer'i çocukluğunun travmalarını anımsayacağı, küllenen acılarını ortaya çıkaracağı bir yere taşımayı seçiyor. Yorulmuş bir şehirli için kalan tek umudu; yani ücra bir kasabada, içine dönüp kendini keşfederek yaşayabilme beklentisini de yok etmeyi, okuyucusunu umutsuzluğa sürüklemeyi tercih ediyor yazar.
Şehrini taparcasına sevenlerle, taşrayı sade ve ruh yüklü bulanları kızdıracak kadar ileri giden bir roman oluyor en sonunda "Sığırcığın İntiharı..."
Doğan Erdem, şehirlerin nimetlerinden ustaca faydalanmayı bilen, küçük kasaba düşleri kurup hala saf olduğunu düşünen toplumsal bir kesiti öfkelendirecek, uygunsuz, rahatsız edici, sorgulayan bir roman koyuyor önümüze.
Hiçbir satırını atlamadan okuyun. Sizi anlatan her tümcenin altını çizin. Her korkunuzla yüzleşin. Umudu umutsuzlukta aramayı deneyin. Olacak.
"Memleket denilen şey bir yere ait olmanın sonucudur ve ben bu yaşa değin hiçbir yere memleket demeyi beceremedim. Ait olmak tutsaklıktır, diyordum soranlara. Oysa bazen kendimi dahi inandıramadığım bana saçma sapan gelen bir laftı. Bir yere ait olmayı çok isterdim aslında. Caddelerinde yürürken tanıdığım, çekinmeyeceğim, kendimi kollamak zorunda olmadığım insanlara rastladığım bir yere... Üstümden yağmur boşalırken sığınacağım bir saçak altı kadar korunaklı duyumsayacağım bir yere..."
(Tanıtım Bülteninden)
Türkçe
240 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 21 cm
İstanbul, 2010, 1. Basım
ISBN : 9786055711177
Modern dünyanın, nasıl içimizi boşalttığını, bizi soğuk ve yalnız bir insan müsveddesine dönüştürdüğünü betimlerler. Doğan Erdem bu manada İstanbul'la cebelleşmeyi seçiyor. Küçük bir kasabada, modernitenin kapıları zorlamadığı sade bir dünyada, kendimizin farkına vararak yaşama hevesini depreştirmeyi yeğliyor. Ama yazar bu seçiminde de huysuz ve aksi...
Doğan Erdem, roman kahramanı Özer'i çocukluğunun travmalarını anımsayacağı, küllenen acılarını ortaya çıkaracağı bir yere taşımayı seçiyor. Yorulmuş bir şehirli için kalan tek umudu; yani ücra bir kasabada, içine dönüp kendini keşfederek yaşayabilme beklentisini de yok etmeyi, okuyucusunu umutsuzluğa sürüklemeyi tercih ediyor yazar.
Şehrini taparcasına sevenlerle, taşrayı sade ve ruh yüklü bulanları kızdıracak kadar ileri giden bir roman oluyor en sonunda "Sığırcığın İntiharı..."
Doğan Erdem, şehirlerin nimetlerinden ustaca faydalanmayı bilen, küçük kasaba düşleri kurup hala saf olduğunu düşünen toplumsal bir kesiti öfkelendirecek, uygunsuz, rahatsız edici, sorgulayan bir roman koyuyor önümüze.
Hiçbir satırını atlamadan okuyun. Sizi anlatan her tümcenin altını çizin. Her korkunuzla yüzleşin. Umudu umutsuzlukta aramayı deneyin. Olacak.
"Memleket denilen şey bir yere ait olmanın sonucudur ve ben bu yaşa değin hiçbir yere memleket demeyi beceremedim. Ait olmak tutsaklıktır, diyordum soranlara. Oysa bazen kendimi dahi inandıramadığım bana saçma sapan gelen bir laftı. Bir yere ait olmayı çok isterdim aslında. Caddelerinde yürürken tanıdığım, çekinmeyeceğim, kendimi kollamak zorunda olmadığım insanlara rastladığım bir yere... Üstümden yağmur boşalırken sığınacağım bir saçak altı kadar korunaklı duyumsayacağım bir yere..."
(Tanıtım Bülteninden)
240 s. -- 2. Hamur-- Ciltsiz -- 14 x 21 cm
İstanbul, 2010, 1. Basım
ISBN : 9786055711177
Yayın Yönetmeni : Nurettin Hacıkurtiş
Sayfa Tasarımı : Atiye Irmak
Kapak Uygulama : Serkan Sinay
Kapak Tasarımı : Yunus Karaaslan
Editör : Ece Özbaş Korkmaz
merhaba tamda bu gün yazarın yaşadıkları gibi hisse kapıldım küçük bir kasaba köy teknolojisiz bir hayat geldi geçti aklımdan büyük şehirler hem yoruyor hemde yıpratıyor her şey hazır hadi gel köyümüze geri dönelim misali sevgiler
YanıtlaSilAsiye hanım sizi burada da görmek ne güzel. Ama yazar bu ikilem sonucu bunalıma giriyor ve son kötü oluyor. Teşekkür ederim yorumunuza.
SilDegisik bir kitap sanki..sonuda kotu oluyormus:(( notumu aldim ama..
YanıtlaSilkeyifli bol taze balikli pazar gunu diledim:))
Evet değişik bir konu. Okunmalı bence de. Teşekkür yoruma.
Silhımm yeni bir yazar keşfettim ben de, teşekkürler:)
YanıtlaSilYeni bir yazar ve çok değişik bir roman.Rahat da okunuyor. Teşekküe ederim.
SilÇok güzel bir romana benziyor.Çok ilgi çekici.Paylaşım için teşekkürler :)
YanıtlaSilBurayı da ziyaretiniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAaa koşarak geldim hem de..:))
YanıtlaSilNasıl gelmem.. Tam benlik bir blog.. Hemen takipçiniz oldum tanıştığıma da çok memnun oldum..:))
Yakından takipçinizim bundan sonra...
Selam ve sevgiler..:))
Teşekkür ediyorum ziyaretinize ve yorumunuza.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Sil